Tasarımcı çok araştırır. Veri toplar her gelişmeyi izler. Bir nevi kapta ne biriktirdiyseniz o verileri harmanlayarak tasarımlar oluşturabilirsiniz. Bu durumda kritik soru: Kendine has bir anlayışla nasıl tasarım yapılabilir. İşte burada kişinin sentez kabiliyeti ortaya çıkmaktadır.,
Aldığınız verileri kendi tasarımsal yaklaşımlarınızın süzgecinden geçirerek bir bakış açısı ortaya koymanız gerekir.
Tasarımda düşülen hatalardan biri herkes gibi düşünmektir. Tasarımcı herkes gibi düşünür elbette bu bir birey olması açısından doğal olandır. Ancak tasarımsal sorunlara herkes gibi bir bakış açısı oluşturursa bunlara kreatif çözümler getiremezdi. Mutlaka ki tasarımın bir strüktürel ve konstrüktif anlamda bir mühendislik altyapısına iç güdüsel olarak ihtiyacı kaçınılmazdır. Geometri ,Matematik, Genel kültür, yetiştiğiniz ortamın da tasarımcının kişiliğine etkisi yadsınamaz. Bir yerde tasarımcı ne çok yaşamsal tecrübe deneyimlemişse o kadar avantajlı demektir. Örnek vermek gerekirse hiç saunaya gitmemiş biri sauna tasarlamakta zorlanır. Tasarımcının ben bu konuyu bilmiyordum deme hakkı yoktur. Buna karşılık her sorunun çözümünde gerekli metodları kullanarak o konu hakkında bilgi edinir.Daha önce yapılmış bazı tasarım örneklerini inceler, sonrasında arge çalışmaları ve destekletici demo çalışmalar ile bir yol kat eder..Soruna kendince çözümler bulur.
Bu durumda bu tasarım metodları olmasaydı .Bir otel yaptırmak isteyen bir yatırımcı iş vermek üzere davet ettiği tasarımcıya örneğin :- Daha önce hiç bir otel tasarladınız mı ? diye sorduğunda ..Hiç bir tasarımcı daha önce bir Otel tasarlamamışsa o işe talip olamazdı. ve tasarımsal tecrübeden yoksun kalırdı. Ayrıca daha önce bir çok Otel tasarımı yapan tasarımcıya da ilk otel tasarladığında aynı sorunun sorulacağını varsayarsak Otel tasarlama iş edimi asla mümkün olamazdı. Bu örnek her konuda geçerlidir.
Diğer bir ekstrem örnek ise web altyapısı ilk kurulduğunda ilk web siteyi tasarlayan için de verilebilir. Bu durumda tüm web sayfalarını bunu ilk kez tasarlayan tarafından tasarlanması gibi arz-talep dengesine uymayan bir kısır döngü oluşurdu.
Bu durumda tasarımcının esas başarısı çağının önünde olması gerekliliğidir.
